Turizmde Dengeyi Koruyabilmek

Alanya, dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerle dolup taşan bir turizm şehri. Güneşi, denizi, tarihi dokusu ve misafirperver insanıyla her yıl milyonlarca turisti kendine çekiyor. Bunu görmek gurur verici; çünkü yaşadığımız şehir gerçekten bir dünya markası. Fakat işin bir de bize, burada yaşayan yerel halka dokunan tarafı var. İşte ben de bu yazımda turizmin bizlere kattıklarını ve bizden götürdüklerini samimiyetle paylaşmak istiyorum.

Turizmin en büyük faydası hiç şüphesiz ekonomi. Esnafımız yaz aylarında dükkanını açar, sezonun bereketiyle kışını geçirir. Oteller, restoranlar, kafeler dolup taşar. Birçok gencimiz turizm sayesinde iş bulur, yabancı dilini geliştirme şansı yakalar. Öğrenciler için harçlığını çıkarmanın yolu otelde çalışmaktan, pazarda tezgâh açmaktan geçer. Bu yönüyle turizm, Alanya halkının geçim kaynağıdır ve şehirde adeta bir lokomotif görevi görür.

Turizm sadece cebimize değil, ufkumuza da dokunuyor. Farklı ülkelerden gelen insanlarla temas kurmak bizlere daha geniş bir dünya görüşü kazandırıyor. Çocuklarımız küçük yaşta farklı diller duyarak büyüyor, yeni kültürlerle tanışıyor. Bu, Alanya halkını daha açık fikirli ve dünya vatandaşı yapıyor. Bu çeşitlilik, aslında şehrimizin en değerli kazanımlarından biri.

Ama işin diğer yüzünü de yok sayamayız. Turizm sezonu açıldığında trafik kilitlenir, market fiyatları artar, pazar alışverişi bile artık zorlaşır. Yerli halk, yaz aylarında kendi memleketinde yaşarken misafir gibi hissedebilir. Plajlarda yer bulmak, sahilde huzurla yürümek çoğu zaman mümkün olmaz.

Bunun yanında kültürel anlamda da bazı aşınmalar yaşanabiliyor. Turizmin getirdiği eğlence kültürü ama aynı zamanda kontrolsüz gürültü kirliliği. Bütün bunlar, halkın alıştığı sakin düzeni zorlayabiliyor. Bazı değerlerimizin ikinci planda kaldığını görmek ise ayrı bir kaygı yaratıyor.

Benim düşüncem şu: Turizm, Alanya için bir nimet. Ama bu nimetin kıymetini doğru yönetmek ve dengede tutmak şart. Yerel yönetimlerin, esnafın ve halkın ortak akılla hareket etmesi gerekiyor. Turistlere kaliteli bir deneyim sunarken, yerel halkın da yaşam kalitesini koruyacak çözümler üretmeliyiz. Trafik düzenlemesi, fiyat denetimleri, sahillerde halk için ayrılan alanlar, çevre kirliliğini önleyici adımlar…

Bunlar olmazsa olmaz.

Alanya’nın güzelliği yalnızca güneşinde, denizinde ya da kalesinde değil; aynı zamanda bu şehirde yaşayan insanların yüreğinde, samimiyetinde. Biz bu dengeyi koruyabilirsek, hem gelen turist mutlu olur, hem de bizler huzurlu yaşarız. Çünkü turizm sadece gelen misafirlerin değil, ev sahibi olan bizlerin de yolculuğudur..

Biz kendi evimizde huzuru bulabilirsek, gelen misafir de gerçek Alanya’nın güzelliğini yaşayacaktır. Turizm bize ekmek, kültür ve renk katıyor; ama unutmamamız gereken şey şu: Kazanırken de yaşarken de dengeyi koruyabilmek...